17. Sayfadaki Kelimeler
|
|
know |
bilmek |
paintings |
resimler (eser) |
at home |
evde |
occupation |
mesleği |
born |
doğumu |
died |
ölümü |
famous works |
ünlü eserleri |
style / period |
tarz / dönem |
painter |
ressam |
sculptor |
heykeltıraş |
writer |
yazar |
June |
Haziran ayı |
Spain |
İspanya |
May |
Mayıs ayı |
January |
Ocak ayı |
February |
Şubat ayı |
The Persistence of Memory |
Belleğin Azmi (Eriyen Saatler) |
The Scream |
Çığlık (Boğuntu) |
Surrealism |
Gerçeküstücülük |
Modern Art |
Modern Sanat |
Realism |
Gerçekçilik |
Classical Art |
Klasik Sanat |
18. Sayfadaki Kelimeler
|
|
suitable |
uygun |
title |
başlık |
becoming |
olma |
grow up |
büyümek, yetişmek |
strict |
katı |
kinder |
daha yumuşak |
encourage |
desteklemek, cesaretlendirmek |
love for art |
sanat aşkı |
drawing |
çizim |
painting |
resim yapma, boyama |
outdoor |
dış, bina dışı, açık alan |
scene |
manzara, görünüm |
sailboat |
yelkenli |
portrait |
portre |
seventeen |
on yedi |
moved to x |
x e taşınmak, gitmek |
study |
çalışmak, öğrenimi görmek |
Academy of Fine Arts |
Güzel Sanatlar Akademisi |
United States |
Birleşik Devletler |
cultural movement |
kültürel hareket |
surrealists |
gerçeküstücüler |
believe |
inanmak |
open |
açmak |
door |
kapı |
truer reality |
daha gerçek bir gerçeklik |
the surreal |
gerçeküstü |
shocking |
hayrete düşürücü |
interesting |
ilginç |
just |
sadece |
weird |
tuhaf, garip |
desert |
çöl |
landscape |
manzara |
melting |
eriyen |
watches |
saatler |
cover |
kaplamak |
19. Sayfadaki Kelimeler
|
|
marry |
evlenmek |
after |
sonra |
20. Sayfadaki Kelimeler
|
|
full name |
tam isim |
autobiography |
özgeçmiş |
called |
isimli |
once |
bir keresinde, bir zamanlar |
movie director |
film yönetmeni |
admire |
hayran olmak, gıpta etmek, saygı duymak |
scientist |
bilim insanı |
21. Sayfadaki Kelimeler
|
|
table |
tablo |
March |
Mart ayı |
parents |
anne-babası |
marriages |
evlilikleri |
move to |
taşındığı yer |
make contribution |
katkı yapmak, sağlamak |
to the field of theoretical physics |
Teorik fizik alanına |
show great ability |
büyük yetenek göstermek |
maths |
matematik |
have a brilliant analytical mind |
detaylı ve derinlemesine inceleyen müthiş bir zekaya sahip olmak |
equation |
denklem |
energy equals mass multiplied by the speed of light squared |
enerji eşittir kütle çarpı ışık hızının karesi |
also |
ayrı, de, hem de |
known for |
bilinmek |
theory of relativity |
izafiyet teorisi |
Nobel Prize |
Nobel Ödülü |
Copley Medal |
Copley Madalyası |
German Physical Society |
Alman Fizikçiler Topluluğu |
extraordinary |
olağan dışı, görülmemiş |
achievements |
edinimler, kazanımlar |
extensive |
geniş çaplı |
photoelectric effect |
fotoelektrik etki |
receive |
almak |
22. Sayfadaki Kelimeler
|
|
order |
sıralamak |
to |
kime |
subject |
konu |
because |
çünkü |
birthday |
doğum günü |
have an accident |
kaza yapmak |
yesterday |
dün |
want |
istemek |
finish |
bitirmek |
homework |
ev ödevi |
went (go) |
gitmek fiilinin geçmiş zaman hali |
in the morning |
sabah, sabahleyin |
research |
araştırma |
took (take) |
almak fiilinin geçmiş hali |
printouts |
çıktılar |
go out |
dışarı çıkmak |
suddenly |
aniden, birden bire |
hear |
duymak |
a terrible sound |
korkunç bir ses |
car |
araba |
ran (run) |
koşmak fiilinin geçmiş hali |
luckily |
şans eseri, Allahtan |
be OK |
iyi olmak |
came (come) |
gelmek fiilinin geçmiş hali |
hospital |
hastane |
night |
gece |
come back |
geri gelmek |
guess what |
bil bakalım ne oldu |
lost (lose) |
kaybetmek fiilinin geçmiş hali |
mobile phone |
cep telefonu |
kisses |
öpüyorum |
one of you |
biriniz |
dialogue |
karşılıklı konuşma |
act sth out |
oynamak, rol yapmak, bir hikaye ya da durumu rol yaparak sergilemek, |
23. Sayfadaki Kelimeler
|
|
tell |
söylemek |
story |
hikaye |
gym |
spor salonu |
free entrance |
ücretsiz giriş |
24. Sayfadaki Kelimeler
|
|
leg |
bacak |
put |
koymak, sarmak |
plaster |
alçı |
ticket |
giriş |
treadmill |
yürüyüş, koşu bandı |
have a rest |
dinlenmek |
related to |
ile ilgili olmak |
towel |
havlu |
event |
olay |
report |
rapor |
what happened |
ne oldu |
when |
ne zaman |
where |
nerede |
why |
neden |
historical figure |
tarihi kişi, şahsiyet |
learn |
öğrenmek |
record |
kayıt yapmak |
while |
iken, esnasında, sırasında |
26. Sayfadaki Kelimeler
|
|
table tennis |
masa tenisi |
basketball |
basketbol |
volleyball |
voleybol |
athletics |
atletizm |
windsurfing |
rüzgâr sörfü |
gymnastic |
jimnastik |
rollerblading |
patenle kayma |
horse riding |
at biniciliği |
cycling |
bisiklete binme |
baseball |
beysbol |
climbing |
tırmanış |
football |
futbol |
rugby |
ragbi |
ice-skating |
buz pateni |
swimming |
yüzme |
scuba-diving |
dalma (tüple dalış) |
sailing |
yelken sporu |
dancing |
dans etme |
skating |
kayma |
skiing |
kayak |
parachuting |
paraşüt |
sounds |
sesler |
27. Sayfadaki Kelimeler
|
|
indoor |
kapalı mekân |
outdoor |
açık mekân |
individual sport |
bireysel spor |
team sport |
takım sporu |
training |
eğitim, idman |
practice |
egzersiz |
actually |
doğrusu, gerçekten, doğrusunu söylemek gerekirse |
pool |
havuz |
together |
beraber, birlikte |
times |
kere, defa, sefer |
week |
hafta |
be fond of sb, sth |
sevmek, düşkün olmak |
weekdays |
hafta içi (günler) |
how often |
ne kadar sıklıkla |
28. Sayfadaki Kelimeler
|
|
fill |
doldurmak |
never |
asla, hiç bir zaman |
sometimes |
bazen, ara sıra |
often |
sık sık, sıklıkla |
usually |
çoğu kez, çoğunlukla |
always |
her zaman, sürekli |
be crazy about sb, sth |
aşırı tutkun olmak, deli gibi sevmek |
interview |
görüşme, röportaj |
29. Sayfadaki Kelimeler
|
|
suggest |
önermek, tavsiye etmek |
young fans |
genç hayranlar |
generally |
genellikle |
junk food |
abur cubur |
jogging |
koşu, koşmaca |
healthy food |
sağlıklı yiyecekler |
30. Sayfadaki Kelimeler
|
|
reporter |
muhabir |
understand |
kavramak, kavramak |
repeat |
tekrar etmek |
dream |
rüya |
breakfast |
kahvaltı |
have breakfast |
kahvaltı yapmak |
have a shower |
duş almak |
have lunch |
öğle yemeği yemek |
Chinese restaurant |
Çin restoranı |
watch |
izlemek, seyretmek |
have dinner |
akşam yemeği yemek |
drink |
içmek |
coffee |
kahve |
voice |
ses |
it’s time to wake up |
kalkma vakti geldi |
31. Sayfadaki Kelimeler
|
|
spectators |
seyirciler |
equipment |
donatı, teçhizat |
cup |
kupa |
the news |
haberler |
beat |
yenmek, mağlup etmek |
headline |
manşet |
32. Sayfadaki Kelimeler
|
|
defeat |
yenmek, mağlup etmek |
Sanchez made it 2-0 |
Sanchez durumu 2-0 yaptı |
nil (two nil) |
sıfır (iki sıfır) |
clipping |
dergi veya gazetelerden kesilmiş resim ve yazılar |
sitcom |
her hafta farklı bir konunun işlendiği güldürü dizisi, TV programı |
reach |
ulaşmak |
last |
son |
UEFA, the Union of European Football Associations |
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği |
Champions League |
Şampiyonlar Ligi |
gave (give) |
vermek fiilinin geçmiş hali |
win over x |
x karşısında galibiyet |
draw (drew geçmiş hali) |
berabere kalmak, beraberlik |
the winner of the last match |
son maçın kazananı |
similar |
benzer |
journalist |
gazeteci |
daily life |
günlük hayatı |
33. Sayfadaki Kelimeler
|
|
part |
bölüm, kısım |
order |
sıralamak |
clues |
ipuçları |
pole-vaulter |
sırıkla atlama sporcusu |
feel |
hissetmek |
career |
kariyer |
summarise |
özetlemek |
35. Sayfadaki Kelimeler
|
|
each |
her, her bir |
favourite |
en çok beğenilen, sevilen, gözde |
habitat |
yaşam alanı |
forests |
ormanlar |
36. Sayfadaki Kelimeler
|
|
feelings |
duygular, hisler |
angry |
kızgın, öfkeli |
37. Sayfadaki Kelimeler
|
|
match |
eşleştirmek |
highlighted |
koyu yazılmış |
phrase |
sözcük takımı, ifade |
refer to x |
x anlamına gelir, x kastedilir |
non-domesticated |
evcilleştirilmemiş |
animal species |
hayvan türleri |
rainforests |
yağmur ormanları |
plains |
düzlükler |
grasslands |
otlaklar |
other |
diğer |
area |
alan, bölge |
type |
tip, tür, cins, çeşit |
birds |
kuşlar |
feather |
tüy |
wing |
kanat |
mammals |
memeliler |
give birth |
doğurmak |
babies |
bebekler |
feed |
beslemek, doyurmak |
milk |
süt |
reptiles |
sürüngenler |
scaly |
pullu, kabuklu |
skin |
deri |
lay eggs |
yumurtlamak |
herbivores |
otçullar |
carnivores |
etçiller |
insects |
böcekler |
six |
altı |
most of them |
(onların) çoğu |
endangered |
soyu tükenmekte (tehlikede) olan |
danger |
tehlike |
extinction |
yok olma, soyu, nesli tükenme |
because of |
yüzünden |
overkilling / overhunting |
aşırı, fazla öldürme avlanma/ |
including x |
x dâhil, içeren |
turtles |
deniz, su kaplumbağası |
anaconda |
anakonda yılanı |
armadillo |
tatu, armadillo |
etc. |
vb. vs. |
sell |
satmak |
as food |
yiyecek olarak |
as pet |
evcil hayvan olarak |
such as |
örneğin, meselâ |
monkey |
maymun |
parrot |
papağan |
fur |
kürk |
slow |
yavaş, |
lower |
azaltmak |
population |
nüfus |
dramatically |
belirgin ve ani bir biçimde |
medicine |
ilaç |
trade |
ticaret |
agriculture |
tarım |
deforestation |
ormansızlaştırma |
result in |
ile sonuçlanmak, yol açmak |
should x |
xmalı, xmeli |
something |
bir şey, bir şeyler |
right now |
hemen, şimdi, vakit kaybetmeden |
meaning |
anlam |
end of x |
x in sonu |
removal |
yok etme, temizleme |
39. Sayfadaki Kelimeler
|
|
camel |
deve |
Middle East |
Orta Doğu |
Africa |
Afrika |
hot and dry |
sıcak ve kurak |
walk |
yürümek |
a long time |
uzun bir süre |
sand |
kum |
big and strong |
büyük ve güçlü |
feet |
ayak |
tiger |
kaplan |
penguin |
penguen |
lizard |
kertenkele |
lion |
aslan |
giraffe |
zürafa |
hippo |
su aygırı |
shark |
köpek balığı |
snake |
yıl |
gorilla |
goril |
jungle |
orman |
lake |
göl |
sea |
deniz |
arctic |
kutup |
river |
ırmak, nehir |
savannah |
ağaçlı bozkır |
enormous |
devasa |
heavy |
ağır |
sharp |
keskin |
thick |
kalın |
body |
vücut, beden |
scale |
pul |
ear |
kulak |
beak |
gaga |
teeth, tooth |
dişler, diş |
claw |
pençe |
head |
baş, kafa |
tail |
kuyruk |
tusk |
uzun diş, fildişi |
trunk |
fil hortumu |
informative |
bilgilendirici |
leaflet |
kitapçık, broşür |
narrate |
anlatmak, söylemek |
40. Sayfadaki Kelimeler
|
|
text |
metin |
dodo |
Dodo (güvercingillerden nesli tükenmiş bir kuş) |
island |
ada |
Indian Ocean |
Hint Okyanusu |
settling |
yerleşme |
in the late x century |
x yüzyılın sonlarında |
supply |
tedarik, kaynak |
numerous |
çok sayıda, fazla, pek çok |
foreign |
yabancı |
pig |
domuz |
dog |
köpek |
native |
yerli, doğal, tabii, doğma büyüme |
raid |
saldırmak, yağmalamak |
nest |
yuva |
their young |
yavruları |
finally |
en sonunda, nihayet |
couldn’t (cannot) |
-ebilememek, -abilememek fiilinin geçmiş hali |
reproduce |
üremek, çoğalmak, yavrulamak |
anymore |
artık |
protect |
korumak |
giant panda |
dev panda |
for example |
örneğin, meselâ |
Asia |
Asya |
mate |
eş |
settle |
yerleşmek, yurt edinmek |
hunt |
avlamak |
introduce |
tanıtmak |
41. Sayfadaki Kelimeler
|
|
reduce, reuse, recycle |
azalt, tekrar kullan, geri dönüştür |
rubbish |
çöp |
bin |
çöp kutusu |
patches of bush |
çalılık |
leave old trees standing |
yaşlı ağaçları kesmemek |
nesting |
yuvalama |
national parks |
milli parklar |
natural reserves |
doğa koruma alanları |
wilderness areas |
vahşi, el değmemiş alanlar |
wildlife preservation group |
vahşi yaşamı koruma topluluğu |
plant a tree |
bir ağaç dik |
birdhouse |
kuş yuvası |
backyard |
arka bahçe |
composting |
atıkların gübreye dönüştürülmesi |
ask sb not to do sth |
birisinden bir şey yapmamasını istmek |
use |
kullanmak |
harmful chemicals |
zararlı kimyasallar |
garden |
bahçe |
buy |
satın almak |
make space |
yer açmak |
for instance |
meselâ, örneğin, örnek olarak |
build |
inşa etmek |
bird feeder |
kuş yemliği |
bird bath |
kuş banyosu |
neighbourhood birds |
çevredeki, etraftaki kuşlar |
wear |
giymek |
last night |
dün gece |
outline |
ana hatlarını açıklamak, çıkarmak |
campaing |
kampanya |
to save the wildlife |
vahşi hayatı kurtarmak için |
present |
sunmak |
connected |
bağlı |
ant |
karınca |
roaming |
dolaşan |
creature |
yaratık |
biodiversity |
biyolojik çeşitlilik |
conserve |
korumak, muhafaza etmek |
crime |
suçu |
born with fur |
kürklü doğmak |
punishment |
cezası |
shoot at side |
görüldüğü yerde vurulmak | | |
TV series:televizyon dizisi
sit-com:durum komedisi
sports programme:spor programı
quiz show:yarışma programı,bilgi yarışması
talk show:söyleşi,sohbet programı
documentary:belgesel
reality show:sıradan insanların yaşamlarını konu alan
televizyon programı
cartoon:çizgi film
soap opera:pembe dizi,dizi film
-- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- --
present:sunmak
scientific:bilimsel
historical:tarihsel,tarihi
factual:gerçek,gerçeklere dayalı
informative:bilgilendirici,aydınlatıcı
manner:şekil,biçim,tarz
two-dimensional:iki boyutlu
complete:tamamlamak
recent events:son olaylar,son gelişmeler
prefer:tercih etmek
preference:tercih
think:düşünmek,sanmak,görüşünde olmak
nonsense:saçma,anlamsız
exciting:heyecan verici,heyecanlandırıcı
amusing:eğlendirici,eğlenceli,zevkli
expand:arttırmak,geliştirmek,genişletmek
awareness:farkındalık,bilinçlilik
complain about:şikayet etmek,yakınmak
view:seyretmek
channel:kanal
addict:bağımlı
risky behaviour:riskli davranış
violence:şiddet
violent:şiddetli,şiddet içeren
good side:iyi yan,iyi taraf,iyi yön
bad side:kötü yan,kötü taraf,kötü yön
excellent:mükemmel
educator:eğitimci,eğitmen,eğitici
entertainer:eğlendiren,eğlendirici
harmful:zararlı
scary:korkunç,korkutucu
image:görüntü
fear:korkmak
agree with:aynı fikirde olmak
same:aynı
suitable:uygun
audience:izleyici,seyirci
over:üzerinde
contain:içermek
element:unsur,öğe
horror:korku,dehşet
create:oluşturmak
turn off:elektronik eşyaları kapamak
programme sign:program işareti,sembolü
responsibility:sorumluluk
what kind of:ne tür
alone:yalnız,tek başına
concert:konser
adventure:macera
educational:eğitici,eğitsel
live:canlı(yayın)
staff:personel,kadro
set decorator:set dekoratörü
camera operator:kameraman
director:yönetmen
costume designer:giysi tasarımcısı
jimmy jib operator: kameranın monte edildiği terazi
şeklindeki mekanik cihaz operatörü
selective:seçici
provide:sağlamak,temin etmek
53. Sayfadaki Kelimeler
|
|
join |
katılmak |
pyjamas |
pijama |
Halloween |
Cadılar Bayramı |
wedding |
evlilik |
fancy dress |
karnaval kıyafeti |
above |
yukarıdaki |
need |
ihtiyacı olmak, gereksinim duymak |
54. Sayfadaki Kelimeler
|
|
to do list |
yapılacaklar listesi |
the place |
mekân, yer |
music |
müzik |
presents |
hediyeler |
organise |
düzenlemek, tertiplemek, hazırlamak |
make arrangements |
düzenleme, hazırlık yapmak |
invite |
davet etmek |
close friends |
yakın arkadaşlar |
give party |
parti vermek |
lemonade |
limonata |
55. Sayfadaki Kelimeler
|
|
surprise party |
sürpriz parti |
place |
yer, mekân |
accept |
kabul etmek |
refuse |
reddetmek |
let’s x |
hadi x, x lım, lim |
why don’t we x |
neden x mıyoruz |
great idea |
müthiş fikir |
not a bad idea |
fena fikir değil |
56. Sayfadaki Kelimeler
|
|
invitation card |
davetiye |
be turning x |
x yaşına basıyor |
enjoy |
eğlenmek, hoşça vakit geçirmek |
date |
tarih |
happy birthday |
doğum günün kutlu olsun |
what time |
saat kaçta |
send |
göndermek |
28. Sayfadaki Kelimeler
|
|
shopping |
alışveriş |
deliver |
iletmek, ulaştırmak |
balloon |
balon |
order sth |
bir şey siparişi vermek |
candles |
mumlar |
cookies |
kurabiye |
beverages |
içecek |
music store |
müzik market |
some |
biraz |
a lot of |
çok |
a |
bir |
a few |
bir kaç |
58. Sayfadaki Kelimeler
|
|
thank you very much |
çok teşekkür ederim |
sweet |
tatlı |
it’s for you |
bu senin için |
nice |
hoş, güzel |
59. Sayfadaki Kelimeler
|
|
just a little |
sadece biraz, azıcık |
offer |
önermek, teklif etmek |
what was that again |
ne demiştin |
60. Sayfadaki Kelimeler
|
|
thank you card |
teşekkür kartı |
my favourite part |
en sevdiğim kısmı, yeri |
superstition batıl inanç
charm tılsım
misfortune şanssızlık
four-leaf clover yonca
magic büyü
horseshoe at nalı
black cat siyah kedi
touch wood şeytan kulağına kurşun
blue beat nazar boncuğu
luck şanssızlık
make a wish dilek tutmak
belief inanç
ladder merdiven
mirror ayna
cover korumak
bald kel
otherwise yoksa
endless bitmeyen
debt borç
fortune kısmet
cutt off son vermek
scissors makas
consider değerlendirmek
related ilişkin
guess tahmin etmek
serious ciddi
cross the road karşıya geçmek
relalize farkına varmak
worried endişeli
calm down sakin olmk
fortune teller falcı
palm reading avuç içi fal
watch out dikkat et
complain söylenmek
prediction tahmin
go on devam et
irrational mantıksız
invention buluş
come true gerçek olmak
immediately acilen
strengthen güçlü kılmak
interview görüşme
relative akraba
wealth zenginlik
advanture macera
friendship dostluk
truth doğruluk
loyal sadakat
vegetable sebze
spend harcama,geçirmek
sort of çeşit
urge dürtü
forward iletmek
mystery gizemli
scare korku
recommend önermek
rather yerine
drive götürmek
wonder merak etmek
instinct iç güdü
impress etkilemek
get rest dinlemek
waste boşa harcamak
path yol
signify anlamına gelmek
circle yuvarlak
glue yapıştırıcı
edge köşe
fold katlamak
thumb baş barnak
index finger işaret parmağı
middle finger orta parmak
hold together bir arada tutmak
71. Sayfadaki Kelimeler
|
|
art gallery |
sanat galerisi |
pharmacy |
eczane |
boutique |
moda giysiler satan küçük dükkân, butik |
zoo |
hayvanat bahçesi |
bakery |
fırın |
city hall |
belediye binası |
green grocery |
manav |
fire station |
itfaiye |
extra |
fazladan |
72. Sayfadaki Kelimeler
|
|
there |
oraya |
café |
kahve, büfe |
ice-cream |
dondurma |
73. Sayfadaki Kelimeler
|
|
map |
harita |
neighbourhood |
mahalle |
74. Sayfadaki Kelimeler
|
|
bookstore |
kitapçı |
shopping mall |
alışveriş merkezi |
clothes |
kıyafet, giyim giyecek |
Fridays |
Cumaları |
dessert |
tatlı |
routine |
düzenli olarak yapılan, rutin |
every day |
her gün |
76. Sayfadaki Kelimeler
|
|
last week |
geçen hafta |
delicious |
lezzetli, enfes |
gorgeous |
harika, olağanüstü |
got fascinated |
büyülendi, ağzı açık kaldı |
your turn |
sıra sende |
77. Sayfadaki Kelimeler
|
|
paradise |
cennet |
trainers |
spor ayakkabısı |
will you join me |
bana eşlik eder misin, katılır mısın |
78. Sayfadaki Kelimeler
|
|
sale |
satılık |
how much |
ne kadar |
cheap |
ucuz, hesaplı |
81. Sayfadaki Kelimeler
|
|
environmental issues |
çevre sorunları |
global warming |
küresel ısınma |
pollution |
kirlilik |
carbon dioxide |
karbon dioksit |
acidity |
asit derecesi |
ozone |
ozon (tabakası) |
toxic |
zehir |
sea level |
deniz seviyesi |
greenhouse |
sera |
overgrazing |
aşırı otlatma |
conservation |
koruma, muhafaza |
waste |
atık |
pesticide |
haşere ilacı (bitkilere zararlı) |
fossil fuels |
fosil yakıtları |
degradation |
bozulma |
climate change |
iklim değişikliği |
overpopulation |
aşırı nüfus |
destruction |
yıkım, tahrip, yok etme |
fallout |
nükleer patlamadan kaynaklanan radyoaktif yayılma |
irrigation |
sulama |
over farming |
aşırı tarım |
invasive |
istilacı, işgalci, yayılmacı |
process |
süreç |
pollute |
kirletmek |
air pollution |
hava kirliliği |
increase |
artmak |
sea (marine) life |
deniz hayatı |
beaches |
sahiller |
fruits |
meyveler |
grains |
tahıllar |
disappear |
yok olmak, ortadan kalkmak |
82. Sayfadaki Kelimeler
|
|
warm |
sıcak |
glass |
cam |
trap |
tutmak, muhafaza etmek |
Sun |
Güneş |
inside |
içeride |
even in winter |
kışın bile |
shine |
parlamak |
through x |
x in içinden, den geçerek |
atmosphere |
atmosfer, dünyayı çevreleyen gazlardan oluşan tabaka |
Earth |
Dünya |
surface |
yüzey |
sunlight |
güneş ışığı |
cool |
soğumak |
release |
salmak, bırakmak |
heat |
ısı |
air |
hava |
greenhouse gases |
sera gazları |
keep sth warm, cool etc. |
bir şeyi sıcak, soğuk vs. tutmak |
greenhouse effect |
sera etkisi |
Earth gets warmer and warmer |
Dünya giderek ısınır |
coal |
kömür |
gasoline, petrol |
sıvı gaz, akaryakıt |
tree |
ağaç |
take in |
almak |
give off |
vermek |
burn |
yakmak |
cut down |
kesmek |
absorb |
emmek |
unfortunately |
maalesef, ne yazık ki |
83. Sayfadaki Kelimeler
|
|
sparkling water |
maden suyu |
x drops of sth |
x damla bir şey suyu, (5 damla limon suyu) |
plain |
sade |
taste |
tatmak |
sour |
ekşi |
bubble |
hava kabarcığı |
juice |
meyve suyu |
dislike |
sevmemek, hoşlanmamak |
oyster |
istiridye |
shell |
kabuk |
85. Sayfadaki Kelimeler
|
|
turn |
çevirmek, döndürmek |
key |
anahtar |
be x free |
x siz olun, x den kurtulun |
idle |
boşta, arabaların boşta (rölantide) çalışması özellikle trafik ışıklarında beklerken, |
throw, drop litter |
çöp atmak, bırakmak |
factory |
fabrika |
86. Sayfadaki Kelimeler
|
|
run (water) |
akmak |
brushing teeth |
dişleri fırçalama |
having a bath |
banyo yapma |
switch off |
TV, ışık vb. kapatmak, söndürmek |
electronic devices |
elektrikli aletler |
use |
kullanım |
public transportation |
toplu taşıma |
take the bus |
otobüsü kullanmak |
cycle up to somewhere |
bir yere bisikletle gitmek |
water plants |
bitkileri sulamak |
consume |
tüketmek |
fresh (air) |
temiz (taze hava) |
necessary |
gerekli, zaruri |
bottle |
şişe |
can |
teneke |
89. Sayfadaki Kelimeler
|
|
solar |
güneşle ilgili |
solar system |
güneş sistemi |
star |
yıldız |
natural |
doğal |
satellite |
uydu |
moon |
Ay |
dirty |
kirli, tozlu |
snowball |
kartopu |
ice |
buz |
rock |
kaya |
comet |
kuyruklu yıldız |
asteroid |
gök taşı |
prettiest |
en sevimli, şeker, şirin |
twin |
ikiz |
intelligent life form |
zeki yaşam biçimi |
Red Planet |
Kızıl Gezegen |
iron oxide |
demir oksit |
it takes me xtime to do sth |
benim bir şeyi yapmam xzaman alır, xzamanda bir şey yaparım |
go around the sun |
güneşin etrafından dönmek |
moons |
uydular |
third |
üçüncü |
biggest |
en büyük |
90. Sayfadaki Kelimeler
|
|
point |
işaret etmek, elle göstermek |
far |
uzak |
91. Sayfadaki Kelimeler
|
|
be made up of |
oluşmak, teşekkül etmek |
eight |
sekiz |
a bunch of sth |
bir grup, bir kaç |
space |
uzay |
several |
bir kaç |
dwarf |
cüce |
farthest, furthest |
en uzakta, en ötede (mesafe olarak) |
the order of the planets |
gezegenlerin dizilişi |
orbit |
çevresinde dönmek, yörünge |
educated |
eğitimli, tahsilli |
92. Sayfadaki Kelimeler
|
|
space junk |
uzay çöpü |
nature |
doğa |
orbital debris |
yörünge enkazları |
rockets |
roketler |
93. Sayfadaki Kelimeler
|
|
space shuttle |
uzay mekiği |
path |
yol, rota |
follow |
takip etmek, izlemek |
artificial |
yapay, insan yapımı |
spacecraft |
uzay aracı |
94. Sayfadaki Kelimeler
|
|
space agency |
uzay ajansı |
junkyard |
çöplük |
French, |
Fransız |
European |
Avrupa’ya ait veya ilişkin |
keep sth low, down |
azaltmak, indirmek, düşürmek, aşağı çekmek |
upper stage vehicles |
üst kademe araçları |
location |
konum, yer |
re-enter |
tekrar girmek |
sooner |
daha erken |
mile |
1609 metreye denk uzunluk birimi, mil |
within |
içinde |
height |
yükseklik |
article |
makale |
weigh |
çekmek, gelmek, ağırlığında olmak |
attempt |
girişimde bulunmak |
re-classify |
tekrar sınıflandırmak |
status |
durum, mevki, statü |
officially |
resmi olarak |
95. Sayfadaki Kelimeler
|
|
diary |
günlük |
astronauts |
astronotlar |
observation |
gözlem |
Space Technologies Research Institute |
Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü |
Turkish Aerospace Industries |
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii |
advanced |
gelişmiş, ileri |
enhancement |
gelişme, daha iyileme |
improved |
iyileştirilmiş, geliştirilmiş |
high resolution imagery |
yüksek çözünürlüklü görüntüleme |
96. Sayfadaki Kelimeler
|
|
RASAT |
İlk Türk yapımı gözlem uydusu, (rasad Osmanlıca gözlemek anlamına gelir) |
NASA (national aeronautics and space administration) |
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi |
curiosity |
merak |
online |
çevrimiçi |
resources |
kaynaklar |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| | | | | | |
Hiç yorum yok: